Ana içeriğe atla

İkinci Bölüm - Tiyatro

Çorum Devlet Tiyatrosu, sezonu 'İkinci Bölüm' isimli oyunla açtı. Geç bilet aldığım için arkalardan yer buldum. Oyuna Çorum halkının ilgisinin büyük olduğunu gördüm. Farklı yaş gruplarından insanların olduğu seyirci kitlesi, havanın hafif esiyor olmasına rağmen bu oyuna ilgi göstermiş. Boş koltuk neredeyse yoktu. Bu durum beni sevindirdi. Oyuna gelirsek, oyuncu kadrosunu beğendiğimi söylemek isterim. Gerek Şahin Çelik,
gerekse Ayşen İnci çocukluğumdan beri aşinası olduğum yüzler. Bu oyunda da, sahnenin hakkını verdiklerini düşünüyorum. Güldürünün de olduğu oyunda, oyunculuğun yanı sıra dekorlar da gerçekten güzeldi. Oyunun tamamı boyunca iki farklı yeri temsil eden iki farklı odanın varlığı, beni çok rahatsız etmedi. Sahne geçişlerindeki düzen sayesinde kolaylıkla diğer odaya geçişi kanıksadım. Benim için en hayal kırıklığı yaratan durum oyunun metni oldu. Çeviri olduğunu biliyordum lakin unutup gitmeden önce tekrar bakmamıştım. Hikaye hakkında aşırı olumsuz şeyler söylemeyeceğim. Espriler güzeldi, hemen hemen havada kalan espri yoktu. Duygu yoğunluğunun yükseldiği yerlerdeki diyaloglarda da hikaye sarsılmadı ve ana omurgasına oyun boyunca sadık kaldı. Benim için olumsuz konular ise çeviri olmasından kaynaklı bir takım drama sorunları. Hoş, bu konuya çok takılan birisi değilseniz oyun size çok güzel gelebilir. Ben takıldığım halde bana da güzel geldi. Kadın-erkek ilişkileri ve dürüstlüğün yanında açık saçık bir biçimde verilen yalancılık benim hoşuma gitti. İki farklı ruh ve yaşam tarzını bu şekilde birbirine yakın sahnelerde görmek, zihinsel olarak beni doyurdu. Güzel sonbahar günlerinde, sevdiklerinizi alıp gidebileceğiniz hoş bir oyun olmuş. Tüm ekibi kutlarım.

Oyun hakkında bilgi için : http://www.devtiyatro.gov.tr/programlar-sehirler-samsun-detay-ikinci-bolum1.html


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başlangıç İçin Gitar Tavsiyeleri

Hayatımıza yeni şeyler sokmak isteriz. Bunlar; insan, hobi, şehir ya da düşünce olabilir. Hobi edinmek, genellikle devamlılığı gelmeyen uğraşlardır. Bir anlık hevesle başlayıp daha sonra bıkarız. Bunların başında da enstrümanlar gelir. Herkes (çoğumuz) bir enstrümanı; sesini ya da duruşunu severek almak ister. Yıllar önce ben de en sevdiğim enstrüman olan gitarı aldım. Yaklaşık dört yıldır elimin altında duran bu güzelim aleti henüz daha yeni keşfediyorum. Son üç aydır sıkı çalışıyorum. Daha önce imkansız gördüğüm bazı teknikleri yeni yeni uygulamaya başladım. Hatta bareli akorları ''Bunu hayatta basamam'' diyerek uzunca zaman aynı akorlar ile geçiş yapmak suretiyle tıngırdattım gitarı. Bugünlerde ise sağ elimi farklı ritmlere alıştırma çabası içerisindeyim. Lafı fazla uzatmadan başlangıç seviyesinde alınabilecek birkaç gitar tavsiyesinde bulunayım dedim. Verdiğim klasik gitar örneklerinin muadilini kendi mahallenizdeki ya da şehrinizdeki müzik marketlerden bulabilirsin

Mandabatmaz Türk Kahvesi -1967/ Beyoğlu

Beyoğlu adımlamak için en çok bulunduğum yer İstanbul'da. İnsan çeşitliliği bakımından ülkemizde daha renkli bir yer var mıdır bilmiyorum. Geçtiğimiz gün yine oradaydım. İstiklal merkezli bir Beyoğlu salınımında bulundum sevgilimle. Nerede oturalım sorularını sağnaklaştırdığımız tam o an kız arkadaşım "Mandabatmaz'a gidelim" dedi... Daha önce adını duymuştum lakin hiç uğramamıştım. Yakın sayılırdık o sokağa. İstiklal'in gürültü ve hengamesinden hemen Olivia Geçidi Sokağına girdik. Az ileride sıralı yer tabureleriyle bizi Mandabatmaz bekliyordu. Doğrusu burası hakkında söyleyecek çok bir şeyim yok. Müdavimlerinden dinlemek daha doğru olacaktır. Ne de olsa 1967 yılından beri mevcudiyetini sürdüren bir mekan. Kahvesi evvelden nasıldı; servis, oturma düzeni, fiyatları ya da sahipleri nasıldı bu konularda bir mukayese yapamayacağım. Ama şunları söylemek isterim... Fiyatları uygun bir yer. İki Türk Kahvesine yanlış hatırlamıyorsam 16 TL ödedik ki b