Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yüzgeç, deneysel metinler.

Tuzlu su genzini yakarken, ilk kez denize giren genç bunu umursamadı bile. Aspendos'tan kalma bir heykel gibi dikilerek suyun içinde, ufuktaki sonsuzluğu düşündü. Sonsuzluğun ötesinde varolduğunu bildiği; memleketleri, adaları ve insanları tek tek geçirdi aklından. Güneş tepede hala. Bu şehirde güneş, gece dahi ısıttığı cisimler ile imtiyazlı bir varlıktır. Memleketinden birkaç yüz kilometre daha ekvatora yaklaştığını, yanan omuzları doğruluyordu. Havlusunu serdiği şezlonga yöneldi. Karşısındaki ummandan beklediği neydi? Ona yüzyıllardır sakladığı bu sıcak acununun tüm sırlarını vermesini bekledi.. Denizin kir tutmayacağı gibi sır da tutmaz bir uzam olduğunu sanarak, gözlerini tuzlu Akdeniz suyuna, derin bir merak duyarak daldırdı.

Galata Mevlevihanesi

Tünel Meydanın'dan Galata'ya doğru inerken solunuzda kalan, telaş içinde bir türlü giremediğiniz bir yerse Galata Mevlevihanesi, tüm telaşlarınızı bir kenara bırakın ve kendinizi buraya bırakın. Yıllar önce görmüştüm ilk defa ve bir türlü girmek için çaba sarfetmemiştim, sanırım bir keresinde tam girecekken kapalı olduğu için kapısından dönmüştüm. Ama İstanbul'a bu gidişimde, ziyaret etmek ve üzerinde tefekkür etmek istediğim birkaç yerden birisi de burasıydı. Öyle de yaptım, bazı işlerimi bitirdikten sonra bir Cumartesi günü, hızla akan insan selinden kendimi adeta kıyıya vurdururak Galata Mevlevihanesi'nin kapısından içeri ilk defa girdim. Hemen sağ tarafımda, hayatı hakkında daha önce bilgi sahibi olduğum Hâlet Efendi'nin kütüphanesi vardı. Biraz ilerledikten sonra tam karşımda son büyük divan şairimiz olan Şeyh Galib'in türbesi mevcuttu. Bir hayli kalabalık(!) olan gişeden biletimi aldıktan sonra bahçeye ve beyaz renkli Mevlevihane'ye baktım. Arkamda bır

Ağızından Ağıza, SALT Galata

22 Haziran tarihinde başlayan ve 27 Ağustos tarihinde bitmesine az kalan bu sergi, özellikle yazı sanatları ile ilgilenen sanat severler için harika bir fırsat. SALT Galata'nın muhteşem binasının katlarına dağılan bu çalışma size her bölümünde başka şeyler düşünme ve farklı uzamlarda hayaller kurma olanağı sağlıyor. Berlin merkezli olan Slavs and Tatars, farklı temsiliyetleri birbirini içinde sunarken yine bizdeki Harf Devrimin'den Berlin Duvarina oradan Komünizm'in İslam ile mücadelesine değin pek çok anlamları içeren çalışmalar da sergide mevcut. Daha ayrıntılı bilgi için : saltonline.org 

Kırmızı Düşler- Anlatı

Buzbağı içti, saat kaç oldu ki ? HATIRLAMIYOR. Yürüdü, önce metroya.  Metrolar kapanalı üç saat oluyor. SUSTU. Bahçelievler'de köpekler, metroların kapanmasından sonra havlamaya başlar.  Köpekleri dinledi.  Hepsinden korkuyordu eskiden.  Şimdi onları bulup öldürmek için bir plan yaptı.  KATİL olmak için önce bir ayna buldu kendine, üzerine uygun katilliği kendine  yakıştırdıktan sonra devam etti.  Köpekler kedilerden kaçıyordu. Buzbağı etkisini hala koruyordu. Köpeklerin kedilerden kaçması gibi saçmaydı çok korktuğu köpekleri kovalaması. SAÇMAYDI. (Şarap kırmızı) Kan çanağı gözleri ile etrafı kolaçan etti.  En ufak bir it kokusu değmedi burnuna. Yoldan yavaşça geçen taksiciyi durdurdu. TAKSİCİ UYKULU. "En yakın köpek sürüsüne" emrini verdi. Taksici yönünü değiştirdi. TAKSİCİ UYKULU. Taksim'de kimse kalmamış, her  taraf insan. Bir tane it yok.  Taksici UYKULU ve gözden kaybolacak kadar hızlı bir şekilde gözden kayboldu. KÖPEKLE

Bakış

Adam kadına bakarken, önlerinden geçen arabanın egzoz sesi böldü seyrini adamın. Karşıya geçemediler hala. Arabalar durmuyor. Adam karşıdaki müzik markete gitmek için can atmıyor ama yine de acelesi varmış gibi yapıyor. Kadın daha rahat. Bakışıyorlar tekrar. Tekrar bakışıyorlar... Adamın yaşı hakkında elimizdeki en sahih vesika buruşmaya başlamış elleri ve biraz kamburlaşmış sırtı; en az ellisinde olsa gerek. Kadın çok daha genç. Karşıya geçtiler. Adam bir keze daha bakarken kadının arkasından artık girmişti müzik markete. İstediği albüm hala gelmemiş. Yola düştü tekrar. Bir bakış daha attı kadının gittiği tarafa doğru ve kadın çoktan karışmıştı herkesin arasına herkes gibi.İstediği albüm daha gelmemişti. Ters yöne baktı, yürüdü ve uzaklaştı müzik marketin önünden. Kulağında sadece müzik markette çalan arabesk bir şarkı kaldı, şarkı gerçekten çorap kokuyordu. Bir bakış daha attı sağ tarafına. Vitrinde az önceki kadının üzerindeki elbisenin aynısından vardı. Girip aldı onu, poşeti sık

Dünya Halleri

Güzel içerikleri ile, son zamanlarda okumaktan en keyif aldığım ve her gün gezindiğim ender sitelerden birisi dünyahalleri   . Benim gibi anıların kuytularında gezip, geçmişi merak ederken aynı zamanda da hem bugün ''ne oluyor?'' ya da gelecek için ''daha neler olacak yahu!'' diyorsanız; doğru adrestesiniz. Bana göre ''dünya halleri'' nin en güzel yanı anlaşılabilir bir dile sahip olmakla beraber aynı zamanda derli toplu bir içeriğe sahip oluşu. Teknoloji  başta olmak üzere; internet, girişimcilik, inovasyon ve kültür-sanat gibi pek çok konuda içerik oluşturan sitenin kurucusu herkesin yakından tanıma fırsatı bulmak isteyeceği, nev-i şahsına münhasır M. Serdar Kuzuoğlu. Umarım aynı güzellikte devam eden bir alan olur.

Cep Meşkleri - Enis Batur

Enis Batur, Türk yazın hayatının en velut yazarlarından biri olduğu kuşku götürmez bir gerçek. Kitaplarının tamamını henüz okuma bahtiyarlığına erişemedim. Kendi kurduğu labirentinde, kendini arayan ve bulduğu yerlerde bile ''oldum'' demeyen bana göre büyük bir arayış  ehli. Bu kısa yazımda, son okuduğum ve labirentinde Cep Meşkleri olarak yer edinen küçük bir Enis Batur kitabından söz etmek istedim. Can Yayınlarının bastığı ve tek baskısı olan bu kitap (başka baskıları varsa da haberim yok) cep boy şeklinde basılmış bir eser. Can Cep Kitapları Dizisi içerisinde benim en çok edinmek istediğim kitaplardan birisiydi ve sonunda  geçtiğimiz ay önce kitaplığıma ardından ise dimağıma girdi. 2005 yılı Eylül ayında basılan Cep Meşkleri 'nde Cem Akaş'ın önsözü ile karşılaşıyoruz önce. Sonra ise Enis Batur'un düşleri  ile karşı karşıya geliyoruz. Bilindik isimlerinde yer aldığı bu kitapta, Batur'un yeni bir arayış  içinde olduğu muhakkak. Kitapta benim en sevdiğ