Ana içeriğe atla

Cep Meşkleri - Enis Batur

Enis Batur, Türk yazın hayatının en velut yazarlarından biri olduğu kuşku götürmez bir gerçek. Kitaplarının tamamını henüz okuma bahtiyarlığına erişemedim. Kendi kurduğu labirentinde, kendini arayan ve bulduğu yerlerde bile ''oldum'' demeyen bana göre büyük bir arayış ehli. Bu kısa yazımda, son okuduğum ve labirentinde Cep Meşkleri olarak yer edinen küçük bir Enis Batur kitabından söz etmek istedim.

Can Yayınlarının bastığı ve tek baskısı olan bu kitap (başka baskıları varsa da haberim yok) cep boy şeklinde basılmış bir eser. Can Cep Kitapları Dizisi içerisinde benim en çok edinmek istediğim kitaplardan birisiydi ve sonunda  geçtiğimiz ay önce kitaplığıma ardından ise dimağıma girdi. 2005 yılı Eylül ayında basılan Cep Meşkleri'nde Cem Akaş'ın önsözü ile karşılaşıyoruz önce. Sonra ise Enis Batur'un düşleri ile karşı karşıya geliyoruz. Bilindik isimlerinde yer aldığı bu kitapta, Batur'un yeni bir arayış içinde olduğu muhakkak. Kitapta benim en sevdiğim bölüm ya da düş diyelim ''Tören'' başlıklı metin. Düş meraklıları ve son dönemlerde basmakalıp edebi(!) eserlerden sıkılan okur için; tatilde, işte, kahvede ya da lokantada yemek beklerken bile rahatlıkla cepten çıkarılıp okunacak bu kitap adeta bu yoz günlerde, zihinleri ve edebi arayış içinde olan okurların ruhlarını canlandırıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başlangıç İçin Gitar Tavsiyeleri

Hayatımıza yeni şeyler sokmak isteriz. Bunlar; insan, hobi, şehir ya da düşünce olabilir. Hobi edinmek, genellikle devamlılığı gelmeyen uğraşlardır. Bir anlık hevesle başlayıp daha sonra bıkarız. Bunların başında da enstrümanlar gelir. Herkes (çoğumuz) bir enstrümanı; sesini ya da duruşunu severek almak ister. Yıllar önce ben de en sevdiğim enstrüman olan gitarı aldım. Yaklaşık dört yıldır elimin altında duran bu güzelim aleti henüz daha yeni keşfediyorum. Son üç aydır sıkı çalışıyorum. Daha önce imkansız gördüğüm bazı teknikleri yeni yeni uygulamaya başladım. Hatta bareli akorları ''Bunu hayatta basamam'' diyerek uzunca zaman aynı akorlar ile geçiş yapmak suretiyle tıngırdattım gitarı. Bugünlerde ise sağ elimi farklı ritmlere alıştırma çabası içerisindeyim. Lafı fazla uzatmadan başlangıç seviyesinde alınabilecek birkaç gitar tavsiyesinde bulunayım dedim. Verdiğim klasik gitar örneklerinin muadilini kendi mahallenizdeki ya da şehrinizdeki müzik marketlerden bulabilirsin

Mandabatmaz Türk Kahvesi -1967/ Beyoğlu

Beyoğlu adımlamak için en çok bulunduğum yer İstanbul'da. İnsan çeşitliliği bakımından ülkemizde daha renkli bir yer var mıdır bilmiyorum. Geçtiğimiz gün yine oradaydım. İstiklal merkezli bir Beyoğlu salınımında bulundum sevgilimle. Nerede oturalım sorularını sağnaklaştırdığımız tam o an kız arkadaşım "Mandabatmaz'a gidelim" dedi... Daha önce adını duymuştum lakin hiç uğramamıştım. Yakın sayılırdık o sokağa. İstiklal'in gürültü ve hengamesinden hemen Olivia Geçidi Sokağına girdik. Az ileride sıralı yer tabureleriyle bizi Mandabatmaz bekliyordu. Doğrusu burası hakkında söyleyecek çok bir şeyim yok. Müdavimlerinden dinlemek daha doğru olacaktır. Ne de olsa 1967 yılından beri mevcudiyetini sürdüren bir mekan. Kahvesi evvelden nasıldı; servis, oturma düzeni, fiyatları ya da sahipleri nasıldı bu konularda bir mukayese yapamayacağım. Ama şunları söylemek isterim... Fiyatları uygun bir yer. İki Türk Kahvesine yanlış hatırlamıyorsam 16 TL ödedik ki b