Bunu anlatırken kendi memleketim ve yirmi küsur yıldır yaşamakta olduğum Çorum'u anlatacağım.Lakin bu şehir ile verdiğim örnekler,gezdiğim onlarca şehirde de maalesef tekerrür etmiş ve kazulet binaları ile vücut bulmuş vaziyette.Bazı kentlerde ''yeni'' ve ''eski'' diye anılan yerler vardır.Mesela;Mardin,Şanlıurfa ve Van gibi.Buralarda her ne kadar ''eski'' denilen şehir tam manası ile korunamamış olsa da;nostaljisini koruyan bir havası olduğu aşikar.Yani ''eski'' Mardin'de gezerken camlı plaza görmek zor.Bunun gibi şehirlerde tarihi doku korunur ve gelişen yerler bu ''eski'' denilen muhitin dışında gelişmeye devam eder.Ama bir çok kentte,estetik ve tarih bilinci olmadığı için her yer ''talan'' edilir.Buna güzel bir örnek olarak Çorum'u verebiliriz.Çankırı,Kırıkkale,Yozgat hatta artık Amasya da buna eklenebilir.Bu şehirlerde ''rant'' denilen şey ''tarih'' denilen mefhumun her zaman önünde yer alır.Belediyelerden ruhsat almak için önemli olan onları memnun etmenizdir.Eğer onları ''memnun'' ederseniz;aldığınız ruhsat yeri tarım arazisi ya da tarihi eser olsun hiç önemli değil.Önemli olan onlara sağladınız rantın miktarı.
Hadi diyelim ''rant'' olmazsa olmuyor.Parası olan istediği yere istediği şeyi yapıyor.Peki bu kadar iğrenç bina yapmak zorundalar mı?Demiyorum ki:''Çorum sokakları bir gece de Milano gibi olsun''.Bu süreç uzun olabilir evet ama zor da değil.Özalizm'den bize kalan en kötü manzara bu çirkin binalar bana sorarsanız.Bu yazıyı yazarken penceremden yaklaşık dört bina görüyorum,hepsi birbirinden iğrenç.Bu konuda müteahhitler ya da mimarlar artık kimse bunun müsebbibi bir an önce el atsın bu duruma.Bu kadar kültürsüzlük sizin de zorunuza gitmiyor mu?
Yorumlar
Yorum Gönder