Günümüz; pespaye, vasat ve hızlı olanı değerli kılıyor. Evvelimiz hakkında pek fazla bilgi sahibi değilim. Lakin, özellikle son yıllarda artarak gelen 'basit' olanın egemenliği aynı zamanda lümpenlerin de zaferi oluyor. Derinlik ve yükseklik maalesef giderek azalıyor. Bu çoğu konuda böyle diye düşünüyorum. Türkçe bilmeyen romancıların; renk bilmeyen ressamların, nota bilmeyen müzisyenlerin ve sinematografi bilmeyen sinemacıların kucağında olan kültür ve sanat camiasi insanların kötüye olan talebinden yararlanmanın peşinde. Piyasa istekleri, talepler, sanat eseri yaratmamalı diye düşünüyorum. Hem sanatın hem de sanatçının biricik olması demek, üretim bandına giren bir beyaz eşya gibi kullanıcı talepleri doğrultusunda olduğu zaman 'ozgunluk' yerini başka şeylere bırakıyor demektir aynı zamanda. Aynılaşmaktır bu, halbuki sanatçı; yüksek hayalgücü, yüksek zevki ve peşinde koşması gereken yüksek 'ülkülü' bireydir.
Hayatımıza yeni şeyler sokmak isteriz. Bunlar; insan, hobi, şehir ya da düşünce olabilir. Hobi edinmek, genellikle devamlılığı gelmeyen uğraşlardır. Bir anlık hevesle başlayıp daha sonra bıkarız. Bunların başında da enstrümanlar gelir. Herkes (çoğumuz) bir enstrümanı; sesini ya da duruşunu severek almak ister. Yıllar önce ben de en sevdiğim enstrüman olan gitarı aldım. Yaklaşık dört yıldır elimin altında duran bu güzelim aleti henüz daha yeni keşfediyorum. Son üç aydır sıkı çalışıyorum. Daha önce imkansız gördüğüm bazı teknikleri yeni yeni uygulamaya başladım. Hatta bareli akorları ''Bunu hayatta basamam'' diyerek uzunca zaman aynı akorlar ile geçiş yapmak suretiyle tıngırdattım gitarı. Bugünlerde ise sağ elimi farklı ritmlere alıştırma çabası içerisindeyim. Lafı fazla uzatmadan başlangıç seviyesinde alınabilecek birkaç gitar tavsiyesinde bulunayım dedim. Verdiğim klasik gitar örneklerinin muadilini kendi mahallenizdeki ya da şehrinizdeki müzik marketlerden bulabilirsin
Yorumlar
Yorum Gönder