Ana içeriğe atla

Eşkıya - Yavuz Turgul Efsanesi

Ah Berfo ah...Gider ayak bari adam olsaydın.Nasıl farklı biterdi her şey filmde.Tadından yenmezdi.Böyle de çok güzel.Bir yıldız daha kaydı,hep beraber ağladık.Eşkıya filmi 1996 yılında vizyona giren bir Yavuz Turgul efsanesi.Başrolde bir efsane daha;Şener Şen.Yıllarca dağlarda eşkıyalık yapan Baran(Şener Şen) tahliye olur.Dışarıda hiçbir şey eskisi gibi değildir.Köyü su altında kalmıştır.Umduğu hesapları görmek için İstanbul'a gitme kararı alır.Trende tanıştığı bir madrabaz ile film boyunca beraberdir.Bu madrabazın ismi Cumali(Uğur Yücel).Cumali tam bir İstanbul tilkisidir.Aile ilgi ve sevgisi görmeyen bir çocuk olarak büyür.Kendini vazgeçmişlerin semti Tarlabaşı'nda bulur.Burada ilginç insanların kaldığı bir otel vardır.Filmde bu bu otelin etrafında döner olaylar.Baran hala tüm saflığı ve kurtluğu ile olayları bir şekilde çözer.Filmde dikkat çeken bir olayda;artık eşkıyaların dağdan şehre indiğini görmek olacaktır.Zira Baran bu karmaşık şehirde yer yer 'eşkıyalığından' utanır.Gel gelelim fim genel olarak bir hayli güzel ve 'Tekrar izlerim ben bunu' dedirtecek cinsten bir film.Filmdeki diğer isimler ;

Şermin Hürmeriç
Yeşim Salkım
Kamuran Usluer
Özkan Uğur gibi isimler.Olay mekan olarak önce Viranşehir sonra İstanbul Beyoğlu'nda geçmekte.İşte filmden bir kaç kare ve benim en beğendim replik ;



''Korkma.Sadece toprağa gideceksin.Sonra toprak olacaksın.Sonra sular ile birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin.Oradan özüne ulaşacaksın.Çiçeğin özüne bir arı konacak.Belki...belki o arı ben olacağım''





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başlangıç İçin Gitar Tavsiyeleri

Hayatımıza yeni şeyler sokmak isteriz. Bunlar; insan, hobi, şehir ya da düşünce olabilir. Hobi edinmek, genellikle devamlılığı gelmeyen uğraşlardır. Bir anlık hevesle başlayıp daha sonra bıkarız. Bunların başında da enstrümanlar gelir. Herkes (çoğumuz) bir enstrümanı; sesini ya da duruşunu severek almak ister. Yıllar önce ben de en sevdiğim enstrüman olan gitarı aldım. Yaklaşık dört yıldır elimin altında duran bu güzelim aleti henüz daha yeni keşfediyorum. Son üç aydır sıkı çalışıyorum. Daha önce imkansız gördüğüm bazı teknikleri yeni yeni uygulamaya başladım. Hatta bareli akorları ''Bunu hayatta basamam'' diyerek uzunca zaman aynı akorlar ile geçiş yapmak suretiyle tıngırdattım gitarı. Bugünlerde ise sağ elimi farklı ritmlere alıştırma çabası içerisindeyim. Lafı fazla uzatmadan başlangıç seviyesinde alınabilecek birkaç gitar tavsiyesinde bulunayım dedim. Verdiğim klasik gitar örneklerinin muadilini kendi mahallenizdeki ya da şehrinizdeki müzik marketlerden bulabilirsin

Mandabatmaz Türk Kahvesi -1967/ Beyoğlu

Beyoğlu adımlamak için en çok bulunduğum yer İstanbul'da. İnsan çeşitliliği bakımından ülkemizde daha renkli bir yer var mıdır bilmiyorum. Geçtiğimiz gün yine oradaydım. İstiklal merkezli bir Beyoğlu salınımında bulundum sevgilimle. Nerede oturalım sorularını sağnaklaştırdığımız tam o an kız arkadaşım "Mandabatmaz'a gidelim" dedi... Daha önce adını duymuştum lakin hiç uğramamıştım. Yakın sayılırdık o sokağa. İstiklal'in gürültü ve hengamesinden hemen Olivia Geçidi Sokağına girdik. Az ileride sıralı yer tabureleriyle bizi Mandabatmaz bekliyordu. Doğrusu burası hakkında söyleyecek çok bir şeyim yok. Müdavimlerinden dinlemek daha doğru olacaktır. Ne de olsa 1967 yılından beri mevcudiyetini sürdüren bir mekan. Kahvesi evvelden nasıldı; servis, oturma düzeni, fiyatları ya da sahipleri nasıldı bu konularda bir mukayese yapamayacağım. Ama şunları söylemek isterim... Fiyatları uygun bir yer. İki Türk Kahvesine yanlış hatırlamıyorsam 16 TL ödedik ki b