Temmuzun sonbaharı anımsatan bu ılık günlerinde her şey güneşi biraz daha hissetmek için. Eğer vaktim olmuşsa uyandığımda, çoğu zaman rastgele çekip aldığım bir şiir kitabının herhangi bir şiirini okuyarak başlarım güne. Bugün yeni aldığım bir kitaptan bir şiirle başladım. Ve bu tadı size de hissettirmek için klavyemin başına palas pandıras geçip koyuldum yazmaya. Günaydın.
BEN ŞİİR YAZMAZSAM
Gece, yalnızlığımıza çekilen gök-perdeyse
şiir içerdeki aydınlığımızdır.
Ben şiir yazmazsam
Yitirir dilini içimdeki çocuk
Dünya bir mahzun olur
Çıkarır giysilerini sözün teninden
İmge denilen o esrarlı konuk
Nesneler kendince görünür.
Gökyüzü mavisini vermez
Göğsündeki buluta
Kirlenir yağmurun rengi
Yağmaz ben yazmazsam
Yar saçı kadar ince
Bir rüzgarla öpüşerek
Bulutlar üstümüze.
Bir kulak çınlaması
Bir kirpik kırılması
Ömürler veren anlık bir düşle
Üzgün ve güleç
Buluşmaz her akşam
Dışardaki dünya ile
İçerdeki adam
Ben yazmazsam.
Gelin çeyizi gibi
İşleyip duygularını
İnce güzellikler içinde
Söyleyemez sevgisini kimse
Yazmazsam ben
Gözleri bayram o gönül üzüncüne
Şiirler okunmaz sitemli
Titrek bir sesle
Durup yüreğinin kıyılarında.
Bir sonsuz yalnızlık içinde
Üşür ölülerimiz mezarlarında
Sevgiyle anılmamaktan
Ben yazmazsam
Unutur insanlar, şikayet edip
Unutulmaktan
Her yeni günle giden birini daha
Yükleyip kusurlarını
Zamana ve hayata.
Akşamı göğüsleyemez o yalnız
İncinir evlerin gölgelerinde
Evine boş dönen baba
Anne dağılır odalara yılgın
Ben yazmazsam
Akıtıp acılarını ince bir türküye
Katlanma gücü bulamaz hiçbiri
Geniş bir yürek
Ve engin bir dirençle
Kavrayıp hayatı iliklerine dek.
Ve ben şiir yazmazsam
Çoğalmaz nar taneleri gibi
Görüntülerin güzelliği
Çocukluktan çıkar çıkmaz
Yaşlanır insanlar
Sevgi bile yük olur acemi yüreklere
Bir sorular yığını olarak
Kavranmamış kalır dünya.
1984 - Şükrü Erbaş
(Şükrü Erbaş, Bütün Şiirleri - 1, 11. Basım, Kırmızı Kedi Yayınevi)
Ben şiir yazmazsam
Yitirir dilini içimdeki çocuk
Dünya bir mahzun olur
Çıkarır giysilerini sözün teninden
İmge denilen o esrarlı konuk
Nesneler kendince görünür.
Gökyüzü mavisini vermez
Göğsündeki buluta
Kirlenir yağmurun rengi
Yağmaz ben yazmazsam
Yar saçı kadar ince
Bir rüzgarla öpüşerek
Bulutlar üstümüze.
Bir kulak çınlaması
Bir kirpik kırılması
Ömürler veren anlık bir düşle
Üzgün ve güleç
Buluşmaz her akşam
Dışardaki dünya ile
İçerdeki adam
Ben yazmazsam.
Gelin çeyizi gibi
İşleyip duygularını
İnce güzellikler içinde
Söyleyemez sevgisini kimse
Yazmazsam ben
Gözleri bayram o gönül üzüncüne
Şiirler okunmaz sitemli
Titrek bir sesle
Durup yüreğinin kıyılarında.
Bir sonsuz yalnızlık içinde
Üşür ölülerimiz mezarlarında
Sevgiyle anılmamaktan
Ben yazmazsam
Unutur insanlar, şikayet edip
Unutulmaktan
Her yeni günle giden birini daha
Yükleyip kusurlarını
Zamana ve hayata.
Akşamı göğüsleyemez o yalnız
İncinir evlerin gölgelerinde
Evine boş dönen baba
Anne dağılır odalara yılgın
Ben yazmazsam
Akıtıp acılarını ince bir türküye
Katlanma gücü bulamaz hiçbiri
Geniş bir yürek
Ve engin bir dirençle
Kavrayıp hayatı iliklerine dek.
Ve ben şiir yazmazsam
Çoğalmaz nar taneleri gibi
Görüntülerin güzelliği
Çocukluktan çıkar çıkmaz
Yaşlanır insanlar
Sevgi bile yük olur acemi yüreklere
Bir sorular yığını olarak
Kavranmamış kalır dünya.
1984 - Şükrü Erbaş
(Şükrü Erbaş, Bütün Şiirleri - 1, 11. Basım, Kırmızı Kedi Yayınevi)
Yorumlar
Yorum Gönder