Ana içeriğe atla

Hurufi Şiirler - Hilmi Yavuz

Hilmi Yavuz, hakkında pek çok şeyin söylendiği ve yazıldığı bir şair, bir entelektüeldir. Lakin Yavuz'u tanımlamak ve edebiyatımızdaki önemini kavramak için Türkiye'de sıklıkla alışık olduğumuz 'vehimler' üzerinden eleştirilere bakmadan -hatta kaçarak- , kendisinin şiirleri ve poetikası ile ilgilenmek zorundayız. Evet, Hilmi Yavuz, Türkiye ve Dünya ile ilgili önemli düşünceleri olan bir entelektüel ama her şeyden önce, o bir şair. Bu yazımda,Yavuz'un 'Hurufi Şiirler' isimli kitabından çok kısa söz etmek istedim.

'Hurufi Şiirler' kitabının bende 3. Baskısı var. Mor kapağı ile bana, Hilmi Yavuz'un 'erguvan' vurgularını çağrıştırdı doğrusu. Kitap, şairin belli ki üzerinde uzun uzadıya düşündüğü ve imgeleri gerek derinlik gerekse de biçem bakımından diğer kitaplarında olduğu gibi 'giz' olarak sunduğu bir yapıt olmuş. Bu anlamda kıymetli Yavuz'un Türk şiirinin önemli isimlerinden olduğunu söylemem gerekir. Kitap üç farklı bölümden oluşuyor. Bölümler; ''a,ş,k'' , ''elif & alfa; be & beta'' ve ''tâ, sîn, mîm'' olarak sıralanmış. Kitaptan bir güzel pasajı sizlerle paylaşarak yazımı bitirmek istiyorum;

''elif  & alfa; be & beta''


''
harfler
ve
kibrit

aşkları da yaktım, yalnızlığı da!
dumanına gel dedim, ateşine git!
sözlerin külü kaldı elimde
bir de gül, bir kibrit!

kimbilir hangisiydi yanmadı
eskidendi o süslü intiharlar
hilmi! gel akşama hüzün var!
bir de gül, bir kibrit!
durup da saysam da çoğu da bir'dir
şiirler da, da, da, şenlik ateşleridir
dizelerden yanık kokusu gelir
bir de harf, bir kibrit!
                                    '' sayfa:27

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başlangıç İçin Gitar Tavsiyeleri

Hayatımıza yeni şeyler sokmak isteriz. Bunlar; insan, hobi, şehir ya da düşünce olabilir. Hobi edinmek, genellikle devamlılığı gelmeyen uğraşlardır. Bir anlık hevesle başlayıp daha sonra bıkarız. Bunların başında da enstrümanlar gelir. Herkes (çoğumuz) bir enstrümanı; sesini ya da duruşunu severek almak ister. Yıllar önce ben de en sevdiğim enstrüman olan gitarı aldım. Yaklaşık dört yıldır elimin altında duran bu güzelim aleti henüz daha yeni keşfediyorum. Son üç aydır sıkı çalışıyorum. Daha önce imkansız gördüğüm bazı teknikleri yeni yeni uygulamaya başladım. Hatta bareli akorları ''Bunu hayatta basamam'' diyerek uzunca zaman aynı akorlar ile geçiş yapmak suretiyle tıngırdattım gitarı. Bugünlerde ise sağ elimi farklı ritmlere alıştırma çabası içerisindeyim. Lafı fazla uzatmadan başlangıç seviyesinde alınabilecek birkaç gitar tavsiyesinde bulunayım dedim. Verdiğim klasik gitar örneklerinin muadilini kendi mahallenizdeki ya da şehrinizdeki müzik marketlerden bulabilirsin

Mandabatmaz Türk Kahvesi -1967/ Beyoğlu

Beyoğlu adımlamak için en çok bulunduğum yer İstanbul'da. İnsan çeşitliliği bakımından ülkemizde daha renkli bir yer var mıdır bilmiyorum. Geçtiğimiz gün yine oradaydım. İstiklal merkezli bir Beyoğlu salınımında bulundum sevgilimle. Nerede oturalım sorularını sağnaklaştırdığımız tam o an kız arkadaşım "Mandabatmaz'a gidelim" dedi... Daha önce adını duymuştum lakin hiç uğramamıştım. Yakın sayılırdık o sokağa. İstiklal'in gürültü ve hengamesinden hemen Olivia Geçidi Sokağına girdik. Az ileride sıralı yer tabureleriyle bizi Mandabatmaz bekliyordu. Doğrusu burası hakkında söyleyecek çok bir şeyim yok. Müdavimlerinden dinlemek daha doğru olacaktır. Ne de olsa 1967 yılından beri mevcudiyetini sürdüren bir mekan. Kahvesi evvelden nasıldı; servis, oturma düzeni, fiyatları ya da sahipleri nasıldı bu konularda bir mukayese yapamayacağım. Ama şunları söylemek isterim... Fiyatları uygun bir yer. İki Türk Kahvesine yanlış hatırlamıyorsam 16 TL ödedik ki b