En klişe hali ile "Nerede o eski ramazanlar..." diye kurulan bir cümledir geçmiş ramazanlar. İslam'ın beş şartından birisi olan bu ibadet ; nefs, sabır, tekamül ve hoşgörü gibi kavramlar ile iç içe geçmiş( sadece tanım olarak, yoksa insanlar sabırsız ve sinirli) ve yüzyıllardır bir Rahmet iklimi olma özelliğini taşımaktadır. Benim "eski" diyecek kadar yaşadığım ramazanlar yok (tu), taa ki son iki seneye kadar. Bu son ramazan ise tam manası ile bana eski ramazanlar hakkında bir tefekkur etme fırsatı sundu. Çünkü bu ramazan deyiş yerindeyse en "kuru" geçen ramazan oldu benim hayatımda. Ya simit satan çocuklar daha a bağrıyor ya da davulcu yapmak için yapıyor işini. Pide kuyrukları ise eski duyduğum kokusunu ve atmosferini kaybetmiş vaziyette. Tek telaş eden evine veya misafirliğe yetişmek isteyen şoförlerde. Eskiden simitçiler salvo yaparlardı neredeyse birbirlerine. Şimdi ben ve benim gibi düşünenler meyus bir vaziyette, iftar ve sahur arasında akşamın tatlı meltemeni yiyerek AVM ve CAFE canavarlarını izliyoruz. Televizyon açmak! Aman Allah muhafaza. Her kanalda, yetkinliğin nereden aldığı bilinmeyen bir takım yarı cahil ve tumturaklı konuşan "hoca"lar muhtelif meydanlarda halkı oyalıyor. En iyisi bu dilemmayı bir mücrim gibi kıyıda köşede izlemek mi yoksa taşın altına elini sokmak mı bilemedim. Ama bu kültür yoksunluğu her geçen gün yerini snobizme bulanmış bir cehalete bırakıyor. Hacivat ve Karagöz arıyor insan, geçmiş ramazanlar adına ne kadar im varsa usul yavaş silinirken bu yeni "Dubai müslümanlığı" insanın midesini bulandırıyor.
Hayatımıza yeni şeyler sokmak isteriz. Bunlar; insan, hobi, şehir ya da düşünce olabilir. Hobi edinmek, genellikle devamlılığı gelmeyen uğraşlardır. Bir anlık hevesle başlayıp daha sonra bıkarız. Bunların başında da enstrümanlar gelir. Herkes (çoğumuz) bir enstrümanı; sesini ya da duruşunu severek almak ister. Yıllar önce ben de en sevdiğim enstrüman olan gitarı aldım. Yaklaşık dört yıldır elimin altında duran bu güzelim aleti henüz daha yeni keşfediyorum. Son üç aydır sıkı çalışıyorum. Daha önce imkansız gördüğüm bazı teknikleri yeni yeni uygulamaya başladım. Hatta bareli akorları ''Bunu hayatta basamam'' diyerek uzunca zaman aynı akorlar ile geçiş yapmak suretiyle tıngırdattım gitarı. Bugünlerde ise sağ elimi farklı ritmlere alıştırma çabası içerisindeyim. Lafı fazla uzatmadan başlangıç seviyesinde alınabilecek birkaç gitar tavsiyesinde bulunayım dedim. Verdiğim klasik gitar örneklerinin muadilini kendi mahallenizdeki ya da şehrinizdeki müzik marketlerden bulabilirsin
Yorumlar
Yorum Gönder