Ana içeriğe atla

Çorum'da Kısa Gezi

Küçük şehirleri gezmek ve gezmeden önce plan yapmak büyük şehirlerde olduğu kadar zor olmasa gerek. Ama küçük ya da büyük herhangi bir şehri gezmeden önce, o şehri ve geçmişini hissetmek adına uğraş vermek gerekir. Çorum, Türkiye'nin Orta Karadeniz Bölgesinde yer alan ve nüfus bakımından büyük şehir olamamış bir ilidir. Kuzeyinde Sinop, Kastamonu ve Samsun, doğusunda Amasya ve Tokat, batısında Kırıkkale, Çankırı ve Ankara ve güneyinde ise Yozgat ve Kırşehir bulunmaktadır. Çevre illeri ile beraber oluşturduğu dokusu nazarından bakıldığında tam bir Anadolu kenti havasını hissettirmektedir. Gerek yemekleri ve gelenekleri, gerek giyim ve konuşma ağzı ile bildiğimiz İç Anadolu kentlerinin özelliklerini gösterir her ne kadar Orta Karadeniz Bölgesinde yer alsa da.

Çorum'da, en çok yerli turist çeken yerlerin başında Hitit İmparatorluğunun kalıntılarını üzerinde bin yıllardır taşıyan ören yerleri gelir ve bunların başında da Boğazkale yer almaktadır. Boğazkale, Çorum merkeze hemen hemen yarım saat uzaklıkta yer alan ve Alaca ilçesine bağlı olan bir sit alanıdır.Çorum merkezinde ise başta Çorum Müzesi, Yedi Sekiz Hasan Paşa'nın yaptırdığı Çorum Saat Kulesi, Mimari özelliğini hala koruyan ve muhtelif mahallelerde yer alan Çorum evleri, yakın zamanda açılan Hasan Paşa Yazma Eserler Kütüphanesi ve hemen onun karşısında yer alan Murad-ı Rabi Ulu Camii görülmesi gereken yerlerin başında yer almaktadır. Detaylı gezmek içinse de birkaç gününüzü ayırmanız gerekir ki bir hafta bile yetmeyebilir. İlçelerine gidecekler için de, doğal güzellik görmek için Ortaköy İncesu Kanyonu, Kargı Abdullah Ağa Yaylası ve Oğuzlar'da yer alan Obruk Barajını görmelerini tavsiye ederim. Ayrıca Osmancık ve İskilip gibi kadim yerleşim yerlerine giderek, hala varlığını koruyan ve kasabalar ile özdeşleşmiş bazı yapıları ve yaşam tarzlarını görmek mümkün.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başlangıç İçin Gitar Tavsiyeleri

Hayatımıza yeni şeyler sokmak isteriz. Bunlar; insan, hobi, şehir ya da düşünce olabilir. Hobi edinmek, genellikle devamlılığı gelmeyen uğraşlardır. Bir anlık hevesle başlayıp daha sonra bıkarız. Bunların başında da enstrümanlar gelir. Herkes (çoğumuz) bir enstrümanı; sesini ya da duruşunu severek almak ister. Yıllar önce ben de en sevdiğim enstrüman olan gitarı aldım. Yaklaşık dört yıldır elimin altında duran bu güzelim aleti henüz daha yeni keşfediyorum. Son üç aydır sıkı çalışıyorum. Daha önce imkansız gördüğüm bazı teknikleri yeni yeni uygulamaya başladım. Hatta bareli akorları ''Bunu hayatta basamam'' diyerek uzunca zaman aynı akorlar ile geçiş yapmak suretiyle tıngırdattım gitarı. Bugünlerde ise sağ elimi farklı ritmlere alıştırma çabası içerisindeyim. Lafı fazla uzatmadan başlangıç seviyesinde alınabilecek birkaç gitar tavsiyesinde bulunayım dedim. Verdiğim klasik gitar örneklerinin muadilini kendi mahallenizdeki ya da şehrinizdeki müzik marketlerden bulabilirsin

Mandabatmaz Türk Kahvesi -1967/ Beyoğlu

Beyoğlu adımlamak için en çok bulunduğum yer İstanbul'da. İnsan çeşitliliği bakımından ülkemizde daha renkli bir yer var mıdır bilmiyorum. Geçtiğimiz gün yine oradaydım. İstiklal merkezli bir Beyoğlu salınımında bulundum sevgilimle. Nerede oturalım sorularını sağnaklaştırdığımız tam o an kız arkadaşım "Mandabatmaz'a gidelim" dedi... Daha önce adını duymuştum lakin hiç uğramamıştım. Yakın sayılırdık o sokağa. İstiklal'in gürültü ve hengamesinden hemen Olivia Geçidi Sokağına girdik. Az ileride sıralı yer tabureleriyle bizi Mandabatmaz bekliyordu. Doğrusu burası hakkında söyleyecek çok bir şeyim yok. Müdavimlerinden dinlemek daha doğru olacaktır. Ne de olsa 1967 yılından beri mevcudiyetini sürdüren bir mekan. Kahvesi evvelden nasıldı; servis, oturma düzeni, fiyatları ya da sahipleri nasıldı bu konularda bir mukayese yapamayacağım. Ama şunları söylemek isterim... Fiyatları uygun bir yer. İki Türk Kahvesine yanlış hatırlamıyorsam 16 TL ödedik ki b