En klişe hali ile "Nerede o eski ramazanlar..." diye kurulan bir cümledir geçmiş ramazanlar. İslam'ın beş şartından birisi olan bu ibadet ; nefs, sabır, tekamül ve hoşgörü gibi kavramlar ile iç içe geçmiş( sadece tanım olarak, yoksa insanlar sabırsız ve sinirli) ve yüzyıllardır bir Rahmet iklimi olma özelliğini taşımaktadır. Benim "eski" diyecek kadar yaşadığım ramazanlar yok (tu), taa ki son iki seneye kadar. Bu son ramazan ise tam manası ile bana eski ramazanlar hakkında bir tefekkur etme fırsatı sundu. Çünkü bu ramazan deyiş yerindeyse en "kuru" geçen ramazan oldu benim hayatımda. Ya simit satan çocuklar daha a bağrıyor ya da davulcu yapmak için yapıyor işini. Pide kuyrukları ise eski duyduğum kokusunu ve atmosferini kaybetmiş vaziyette. Tek telaş eden evine veya misafirliğe yetişmek isteyen şoförlerde. Eskiden simitçiler salvo yaparlardı neredeyse birbirlerine. Şimdi ben ve benim gibi düşünenler meyus bir vaziyette, iftar ve sahur arasında akşamın
vergi, finans, fintech